TÜM ANADOLU AYAKTAYIZ, EMPERYALİZME KARŞI SAVAŞTAYIZ

Memur-Sen "TÜM ANADOLU AYAKTAYIZ, EMPERYALİZME KARŞI SAVAŞTAYIZ"

TÜM ANADOLU AYAKTAYIZ, EMPERYALİZME KARŞI SAVAŞTAYIZ
15 Şubat 2018 Perşembe 11:55

Dün, Memur-Sen tarafından Türkiye'nin Afrin'de yürüttüğü Zeytin Dalı Harekatı’na destek amaçlı miting düzenledi.

Memur-Sen'in basın açıklması: 

"TÜM ANADOLU AYAKTAYIZ, EMPERYALİZME KARŞI SAVAŞTAYIZ" 

"Kahraman askerlerimiz, vatanımızın bekası, milletimizin  selameti için teröre karşı Afrin’de Zeytin Dalı Harekatı’nı gerçekleştiriyor.Harekatın 26. günündeyiz. “Beklemesinler” diyerek cepheye koşan yiğitlerimizin kimi şehitlik makamına, kimi gazilik mertebesine ulaştı. Operasyonun başlangıcından bugüne kadar “Düğüne gidiyoruz” diyen 31 yiğidimizi şehadete uğurladık. 

Şairin deyişiyle;

Bir öğünç hil'ati gibi giydiler güzelliği
Ufuklara oturup dolunayı sevdiler. 
Uzun, siyah kirpiklerinde seyyareler yanardı,
Ağ buluttan atlarla ta Sidre'ye yettiler...

Tam da bu yüzden;vatan için şahadet şerbetini içen her yiğidi Süleyman Şah, şehit düştükleri her yeri Süleyman Şah türbesi kabul ediyoruz. Biz, bütün inanmışlığımızla bir kez daha haykırıyoruz; onlar ölümü öldürdüler ve ölümsüzlük otağını mesken edindiler…

Zeytin Dalı Harekatının gerekçelerini ve hedeflerini, anlamakta zorlananlar, yanlış anlamak için çırpınanlar, çarpıtarak anlatmak için kıvrananlar var. Türkiye’nin terörle mücadele konseptini, terör örgütlerine yönelik “bitirici darbe” hamlesini, “savaş” olarak göstermeye kalkışanlar var. Emperyal kulvarda, kapitalist blokta yer alan sözde dost ve müttefik  ülkelerin Ülkemize yönelik örtülü savaş ilanını, “sivil hassasiyeti” ambalajıyla perdelemeye çalışanlar var.

Afrin’de iki fotoğraf yer alıyor.birincisi; küresel terörle mücadele konusunda bedenini taşın altına koyan Türkiye fotoğrafı, İkincisi ise terör örgütlerinin sırtını sıvazlayan, Onlara silah ve mühimmat yardımlarıyla stratejik ortaklık kuran, Türkiye’nin yoluna taş koymaya çalışan küresel şer ittifakın fotoğrafıdır. 
    
Bu yüzden, sınırımızın yanı başında cirit atmaya yeltenen terör örgütlerinin kuruluş tarihçesini, Afrin’de yaşananların çerçevesini, Afrin merkezli Zeytin Dalı Harekatının esbabı mucibesini doğru bir içerikle ortaya koyma zorunluluğumuz vardır. Tarihin ve coğrafyanın Türkiye’ye yüklediği misyonun gereklerini, cephede verilen mücadelenin anlamını ve değerini  bütün çıplaklığıyla bihakkın anlatma yükümlülüğümüz vardır. 

Bunu yaptığımız takdirde Emperyalizmin yerli lejyonerlerinin, kapitalizmin içerideki sinsi işbirlikçilerinin algılarda oluşturmak istedikleri cepheyi   darmadağın edebiliriz Allahın izniyle...

Zeytin Dalı harekatı, Türkiye’nin emperyalizme direnme iradesinin, emperyalistlerin Suriye’de oluşturmak istedikleri düzeni reddetme mücadelesinin adıdır. Afrin ise emperyal aklın çöküşünü sağlayacak, sömürgen devletlerin Ortadoğu’dan göçüşünü hızlandıracak iradenin karargahıdır. 

Küresel Emperyalizmin Suriye’de oluşturmak istediği kirli strateji; tarihte milyonlarca insanı acımazsızca katlettikleri, yerlerinden yurtlarından çıkardıkları, tarihlerini kültür ve medeniyet değerlerini hak ile yeksan ettikleri “toza dönüştürme stratejisi”dir. Toza dönüştürme stratejisi, emperyalizmin masa başında kurgulayıp bizim medeniyet coğrafyamızda birkaç asırdır uygulanan bir şiddet stratejisidir. Bu stratejinin uygulama aparatı terörizm, kullanışlı aptalları ise terör örgütleridir. 

Emperyalizm, uluslararası hukukun oluşturduğu sızıntılardan faydalanarak bu hakikati gizlemeye çalışsa da, ortalığa saçılan cüruf  her şeyi ayan beyan  göstermektedir.

DEAŞ, PKK/PYD-YPG ve FETÖ’yü bu noktadan değerlendirdiğimizde, ülkemizde ve bölgemizde son beş yıldır yaşananları daha net bir şekilde anlamak mümkündür. Bu gün 15 Temmuz sonrası yaşanan süreçte; DEAŞ, PKK/PYD,YPG ve FETÖ arasındaki hem gizli hem de kirli ittifak, bütün  çıplaklığıyla ortadadır.  Afrin’de yürütülen operasyona karşı içeride karşıt cephe oluşturmak için ter ve dil dökenler de bizim nazarımızda bu kirli ittifakın, tapınak şövalyeleri hükmündedir. 

15 Temmuz’da FETÖ aparatıyla gerçekleştirilen  ihanet kalkışması sırasında, sınırımızın güneyinde PKK’lı teröristlerin tetikte bekletildiği herkesin malumudur. Suriye’nin kuzeyinde DEAŞ ile PKK/PYD,YPG arasındaki dönüşümlü strateji  DEAŞ’la mücadele ediyor görüntüsü verilerek, PKK,PYD-YPG’ terörist faaliyetlerinin DEAŞ’la üstü  örtülmek istenmekte, daha da ötesi, olmayan bir DAEŞ’le mücadeleyi abartarak  PYD-YPG'ye yapılan  silah yardımını meşrulaştırma, terörist örgütler arasında gizli dayanışmayı kamufle etme cambazlığı sergilenmektedir.

Türkiye, Fırat Kalkanı operasyonuyla bu düzeni bütün çıplaklığıyla ifşa etmiştir. Şimdi soruyoruz DEAŞ hani  nerededir? PYD-YPG ve hatta ABD'nin DEAŞ'la mücadelesine şahit olan var mıdır? DEAŞ'ı törenle bölgeden uğurlayanlar DEAŞ'la mücadele edebilir mi? 

ABD ve bazı ülkelerin Zeytin Dalı Harekatı’na karşı DEAŞ’la mücadeleyi akamete uğratmasın söylemlerinin altında yatan gerçeği ve neyi amaçladıklarını  çok iyi biliyoruz . 

Geçmişte güvenli bölgeyi telaffuz etmekten imtina edenler, Şimdi güvenli bölgeden bahsediyorlar. Soruyoruz Güvenli bölge kimin güvenliği için? Emperyalizmin aparatı eli kanlı terör örgütü PYD-YPG’nin güvenliği için mi istenmekte ? Yoksa onlara zaman kazandırmanın bir oyunu mu oynanmaktadır? Güvenli bölge  ancak;DEAŞ,PKK/PYD,YPG,KCK gibi terörist unsurların  eline binlerce tır silah tutuşturan onları koruyan, kollayan ABD ve şürekasının bölgeyi terk etmesi ile oluşabilir. Birinci dünya savaşından sonra kabileleri devletleştirenler, bugün de terör örgütlerini devletleştirme peşinde koşanların oluşturduğu bölgeler güvenli bölgeler olamayacağı gibi kalleşlikleri tescilli olan, bize müttefik deyip katillerle ittifak kuranlar da asla güvenilir olamazlar. Terörist unsurların işgal ettikleri bölgeler devletimizin bekası, milletimizin selameti için mutlaka bertaraf edilmesi gereken  tehlikeli bölgelerdir. Kahraman ordumuz Zeytindalı harekatıyla  sınır güvenliğimizi,devletimizin ve milletimizin geleceğini tehdit eden terörist unsurları yok edecek  kendi güvenli bölgesini kendisi oluşturacak güce,kuvvete kudrete  ve inanca sahip olduğuna bütün dünya şahit olacaktır. 

15 Temmuz İhanet kalkışmasının senaristi sivil katliam yapmakla mahir olan  ABD ;15 Temmuz darbe girişimiyle ordumuzun  zayıf düştüğünü zannedip, PKK,PYD,YPG,KCK  gibi terörist örgütleri eğitmek ve ellerine silah tutuşturup 15 Temmuzun rövanşına soyunduktan sonra, .şimdi Türkiye’nin teröre karşı sürdürdüğü başarılı operasyonları  görünce  “siviller zarar görüyor” kartını devreye sokmaya çalışması çok manidardır. 

Türkiye, 15 Temmuz darbesinden sonra ordusuna sızmış gladyo artıklarını ve emperyalizmin aparatı FETÖ’cüleri temizleyerek operasyon gücüne güç katmıştır. Asıl korkulan da  budur. Korktukları başına gelecek, emperyalizm ülkemizden olduğu gibi medeniyet coğrafyamız olan Suriye'den ve Orta doğudan  da def edilecektir. 

“Siviller ölmesin,zarar görmesin söylemi timsah söyleminden ibaret bir söylemdir. Dost ve düşman Türkiye’nin bu konuda ne kadar ince eleyip sık dokuduğunu çok iyi bilinmektedir. Türk askerlerinin işgalci değil ihyacı olduğuna, savaşlarda dahi yaşlılara,çocuklara,silahsızlara,hayvanlara, ekili arazilere zarar vermediğine, sivil  halka bırakın zarar vermeyi onların sağlık ve temel acil ihtiyaçlarını bile gidermeye çalıştığına tarih şahittir. Zeytindalı Operasyonunda 9 askerimizin şehit edildiği  saldırıda terör örgütünün sivilleri nasıl kullandığına  da dünya şahittir.

Bizler, MEMUR-SEN ailesi olarak terörden ve çatışmalardan arındırılmış adil bir dünya istiyoruz. Kimsenin kimseyi sömürmediği,kimsenin kimseyi öldürmediği, hakça paylaşımın gerçekleştiği bir dünya için mücadele ediyoruz. Ne var ki; emperyalizm, başta bölgemizde olmak üzere sömürü düzenini sürdürmek için şiddeti ve terörü bütün dünya sathına yayma canavarlığından vaz geçmemektedir.

İçeride kimlerin, sözde savaş karşıtı söylemi algısıyla cephe açmaya giriştiğini, daha da ötesi her zaman yaptıkları gibi emperyalizmi ve sömürüsünü gizleme niyetinde olduklarrin  çok iyi biliyoruz. Sözde barış yanlısı gerçekte emparyal geminin tayfası olanlar, “Savaşa karşı barış”, “savaş halk sağlığı sorunudur”, “barış, hemen şimdi” gibi beyanlarıyla, Türkiye’nin hak ve adalet mücadelesini akamete uğratmak için “barış” gibi kutsal  bir kavramı silaha dönüştürme hesabı içine girmektedirler.

Biz bu kirli oyunu bozarız. Biz savaş değil  sulh ve barış istiyoruz. Biz adalet istiyoruz. Fakat emperyalizm bölgemizden kovulmadan, emperyal güçlerin taşeronu kanlı terör örgütlerinin kökü kazınmadan bunun sağlanamayacağını da çok iyi biliyoruz. Şu anda“Türkiye terörle mücadele ediyor, Türkiye emperyalizme karşı  onurlu bir savaş veriyor” Biz bu  inançla  Zeytindalı harekatının arkasında olduğumuzu Türkiye’nin Afrin bölgesinde  gerçekleştirdiği operasyonu bütün benliğimizle desteklediğimizi kamuoyuna açıkça deklare ediyoruz..

Cephede  dini,vatanı, milleti ve  devleti için canı pahasına  mücadele eden kahraman Mehmetçiklerimizin mücadelelerinin zaferle neticelenmesi temenni ediyoruz. Milletimizin desteği, ümmetin duası ve Allah'ın yardımı ile   terör örgütlerini yok edeceğine, emperyal akla diz çöktüreceğine de yürekten inanıyoruz. Şehit olan askerlerimize Allahtan rahmet,yaralı askerlerimize acil şifalar niyaz ediyoruz.

Mustafa Kır
Memur-Sen Ankara İl Başkanı"


Etiketler; #memur-sen
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.