Kuşatmayı Kırmak


İlhan Eranıl

İlhan Eranıl

15 Ekim 2015, 23:23

Bu iş bugün başlamadı ve hemen yarın da biteceğe benzemiyor. “İhtiyarın kendi dilindeki adı Alaattin’miş. İki dağın arasındaki bir koyakta görülmedik güzellikte bir bahçe kurmuş. Dünyadaki güzel meyvelerin tümü burada yetişiyormuş. Buraya, bilinen en güzel sarayları ve konakları kurdurtmuş. Dahası, aralarda kanallar açtırmış. Bu kanallardan birinden şarap, birinden süt, birinden bal, birinden su akıyormuş. Her türlü çalgıyı bilen, herkesten güzel söyleyen ve oynayan en güzel kadınlar ve kızlar da buradaymış. Ve ihtiyar, insanları buranın cennet olduğuna inandırmış.” (Alamut’un Fedaileri, James Waterson) Burada ihtiyar olarak yer alan kişi Hasan Sabbah. Öncesinde, gençlere bu cennet tabir edilen Alamut Kalesi’nde yukarıdaki yazılanlar yaşatılıyor. Sonrasında çöl ve kurak bir araziye götürülüp deniliyor ki, eğer hançerinizle ve halkın gözü önünde şu kişiyi acımasızca öldürürseniz tekrar bu cennete kavuşacaksınız. İnanmış olan fedailer hiç gözünü kırpmadan denilenleri bir bir yapıyor. Alamut Kalesi bugün İran sınırları içerisinde. Hasan Sabbah bundan yaklaşık bin yıl önce yaşamış. Etkili oldukları bölge İran, Irak ve Suriye. Hasan Sabbah’ın görevi, Sünni Türk iktidarına karşı efendilerinin sürdürdüğü kutsal savaşta, cephe gerisinden destek sağlamak.

Bin yıl sonra bugüne geliyoruz. Başrollerde yine İran var, Suriye var. Alamut’un Haşhaşinleri yine boş durmuyor. Ankara tren garının önünde kendilerini feda ediyorlar ve yüze yakın insanımız hayatını kaybediyor. Amaç ne? Büyüyen, palazlanan güçlü bir ülke potansiyelini her daim içinde barındıran Türkiye, kafasını Anadolu topraklarından dışarı çıkarmasın. Yanında olup bitenlerle ilgilenmesin.

Yıl 1991, Saddam Hüseyin durduk yerde, hiçbir şey yokken Kuveyt’i işgal etti. Amerika bunu bahane etti ve Irak'tan bölgeye girişini gerçekleştirdi. Irak, daha önce İran ile sekiz yıl savaşmıştı. Silah satıp para kazananlar Amerika ve Rusya; ölenler Müslüman Iraklı ya da İranlı olmuştu. Kuşatma elbette 1991 yılında başlamadı. İsrail’in kurulması bir kuşatma idi. Daha önce Kurtuluş Savaşı bir kuşatmaya karşı yapılmıştı. Yine Çanakkale Savaşı da bütün bir dünyaya karşı topyekun bir başkaldırı idi. Tam yüz yıl sonra yine bir kuşatma altındayız. 1915 ve 2015 manidar değil mi?

Birinci Körfez Savaşı’nda Irak halkı yalnızlaştırıldı, ambargo uygulandı. İkincisinde nükleer silahlar bahane edildi. Bir milyon Iraklı katledildi. Demokrasi gelecek dediler, neler geldiğini hep birlikte gördük, yaşadık. Suriye’ye 2010 yılında gitmiştim. Halkı fakir, sosyalizmle idare edilen bir ülke. Arabaları bizim 1970’li yıllarda kullandığımız arabalar gibi idi. Henüz iç savaş başlamamıştı. Ekmek verirsen ekmek yiyorlar, pirinç verirsen pirinç. Bu gün Suriye’de değişen ne? Bir tarafa Amerika ve yanında bir kısım ülkeler silah satıyor, diğer tarafa Rusya silah satıyor. Ölenler kim? Maalesef içimiz acıyarak görüyoruz ki Müslüman Suriye vatandaşı. Para kazananlar İngilizce, Rusça konuşuyor; ağıtlar Arapça, Türkçe yakılıyor.

Her taraftan bir kuşatma altındayız. Ama fark şu ki, Anadolu insanı binlerce yıllık tarihi ile bu olup bitenlerin en ince ayrıntısına kadar farkında. Dün teknoloji ile fark atanlara bugün aynı ile karşılık veriliyor. Dün ısıtıp ısıtıp aynı senaryolarla halkımızı birbirine düşürmeye çalışırken bu gün herkes olayları çok rahat okuyabiliyor. Şurası ayan beyan ortada: Bizim bir tane ülkemiz var ve bu ülkenin başına bir şey gelirse burada sağcısına, solcusuna, Alevisine, Sünnisine, Türküne, Kürdüne, Arabına, Çerkezine bakılmayacak. Batarsak da çıkarsak da hep birlikte batacak ya da çıkacağız. Bu konu bir köşe yazısı ile anlatılacak kadar dar bir konu değil. İlerde çok daha geniş bir şekilde yazmayı düşünüyorum.

Her gün şehit haberleri almaya devam ediyoruz. Şehit olan askerimize, polisimize Allah’tan rahmet diliyorum.  Ankara’daki terör sonucu ölenlere rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Allah bu millete bir daha bu tür acılar yaşatmasın.

Yeni kurulan Kamu Saati haber sitemize başarılar diliyorum. Allah hayırlı haberler yapmayı nasip etsin.Yeni Hicri yılbaşınızı tebrik ediyorum. Selam ve dua ile…  

- - - -

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.