KAPLAN ABD, ASLAN TÜRKİYE


Hakan Karagöz

Hakan Karagöz

04 Ocak 2017, 11:24

Fransız sanatçı La Fontaine’nin bir masalı var:  

Ormanın kralı kaplanmış. Kaplanın bir dediği iki edilmiyormuş. Bütün hayvanlar kaplanın krallığını kabullenmiş.  

Günlerden bir gün bir aslan yavrusu dünyaya gelmiş. Babası ölmüş, annesi hasta bir aslan. 

Kaplan hayırlı olsuna gitmiş. Dönerken tilki, kaplanı uyarmış, endişelerini dile getirmiş.  

  “Küçücük bir yavrudan mı korkarsın?” demiş kaplan.

  Tilki, “Bu hep böyle yavru kalmaz, büyüdüğünde de iş işten geçmiş olur. Saltanatın yıkılır.” demiş kaplana.

Kaplan gülmüş, önemsememiş tilkinin uyarılarını.
 
Aylar, yıllar geçince de aslan serpilip büyümüş ormanın idaresini ele almış. 

Tilki yine uyarmış ormandakileri: “Aslan artık buranın kralıdır, ne isterse verin yoksa haliniz bugünkünden beter olur.” diye.  

Ormandakiler, yine tilkinin sözlerini tutmayınca Aslan, ormandaki bütün hayvanların - kaplan da dâhil olmak üzere - işini bitirmiş.  

 La Fontaine masalını “önceden tedbir almayınca tehlike büyür, büyüyünce de onunla iyi geçinmek gerekir” öğüdüyle bitirir.  

 Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesine 15 Temmuz işgal girişimi ile müdahale etmek isteyen ABD, masaldaki kaplan kadar saf değil.
 ABD, mazlum İslam coğrafyasının umudu haline gelen Türkiye’nin büyük dirilişini gördü.

 Türkiye’nin bu dirilişi; ülkemizde ve bütün İslam dünyasında ABD’nin çıkarlarının tehlikeye girmesi demekti.

 Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin yüzyıl sonra kıyama kalkması elbette zalimleri ürkütecekti.

Bunu anladılar.  

 Masaldaki kaplanın yapmadığını yapacaklar, Türkiye daha fazla toparlanmadan bizi ezeceklerdi.

 Ancak Mekke döneminde nasıl ki hiçbir strateji uzmanı peygamberimizin başarılı olacağını öngöremedi ise; bugün de ABD’li meşhur düşünce kuruluşları Anadolu insanının bu işgal girişimine dur diyeceğini tahmin edemedi.  

Hepimiz biliyoruz ki Türkiye son kale. 

Bu kale yalnızca içerdekileri koruyan bir kale değil.  

Yanı başında zulme uğrayan toplumların da kalesidir.

Ülkemize sığınan garip Suriyelilerin de kalesidir.

 Afrika’da maddi-manevi sömürüye uğrayan insanların da kalesidir.

Ortadoğu’da kimi zulmeden kimi de zulme uğrayan Arap ve Farsların da kalesidir.

Bu kalenin yıkılması, hain ve sinsi bir şekilde gelen 15 Temmuz’da bile mümkün değilken bize açılan savaşın ayan beyan ortada olduğu şimdilerde hiç ihtimal dâhilinde değildir.  

Yeter ki biz safları sıkı tutalım. 

Topyekûn bir vatan savunması yapmak zorunda olduğumuzu anlayalım.  

Masaldaki kaplanın sonu nasıl aslandan olmuştu hatırlayalım.

Allah, ABD dâhil bütün zalimlerden mazlumların intikamını da inşallah bizim elimizle alacaktır.
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Akif - 7 yıl önce
Doğru söze ne denir?
Avatar
Hüseyin COLAK - 7 yıl önce
Hakan Bey Hocam,
Kaleminiz bereketlensin. Dua ve temennilerinize yürekten katılıyoruz.
Avatar
Mehmet Demir - 7 yıl önce
Yazı çok güzel Hocam; Allah razı olsun. Ancak "yanıbaşında zulme uğrayan toplumlar" ifadesine farklı yaklaşmak istiyorum müsaadenizle. Biz sadece yanıbaşımızdakilerin değil, dünyanın her yanındaki mazlumların kalesiyiz; öyle olmak zorundayız. Umudunu bize bağlayanlara "siz uzağımızdasınız" deme lüksümüz yok çünkü.
Avatar
M.YILDIRIM - 7 yıl önce
ALLAH BİRLİK VE DİRLİĞİMİZİ MUHAFAZA EYLEYE
Avatar
Yusuf öncü - 7 yıl önce
Doğru tespitleri hoş bir dille ifade etmişsiniz..Tebrikler..Allah birliğimizi diriligimizi bozmasin..
Avatar
Mustafa - 7 yıl önce
Hikayeyi günümüze uyarlaman harika olmuş hocam...
Avatar
Gözüm - 7 yıl önce
Bizi yıkmak değil, üzerimizden toz kaldıramayacaklar İnşAllah.