Adalet Bakanı Bozdağ, Gülen'in iadesi için ABD'ye gidecek

Adalet Bakanı Bozdağ, 25 Ekim'de Fetullah Gülen'in iadesi için ABD'ye gidecek.

Adalet Bakanı Bozdağ, Gülen'in iadesi için ABD'ye gidecek
17 Ekim 2016 Pazartesi 18:57

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ başkanlığında bir heyet 25 Ekim'de Amerika Birleşik Devletleri'ne gitmeye hazırlanıyor. Heyet, ABD'li muhataplarına Gülen'in iadesine ilişkin dosyayı sunacak. Bozdağ, "Dosya'da Gülen'in iadesi için yeterinden fazla delil var" ifadelerini kullandı.

“Usame bin ladin ABD için neyse, Fethullah Gülen de Türkiye için odur” şeklinde konuşan Bozdağ;

“Eğer ABD bu dosyadaki delillerle Fethullah Gülen’in Türkiye’ye iadesine karar vermezse, hiç bir dosyada dünyanın hiç bir ülkesi hiç bir kimseyi iade etmemesi lazım. O kadar dosyanın içindeki deliller açık ve net, tartışmadan da uzak” dedi.

Adalet Bakanı Bozdağ, ABD'nin Gülen'i vermemek için hukuki prosedürleri öne sürdüğünü, Ankara’nın da "Hukuku işletin" çağrısında bulunduğunu belirtti.

Bozdağ, “Dünyanın bütün ülkelerinde eğer hukuk objektif işlerse Fetullah Gülen’in iadesini reddedecek ben hiç bir mahkeme tanımıyorum. Eğer hukuk işlemez siyaset işlerse ortada hukuk olmadığı için başka kararlar ortaya çıkacaktır" dedi.

Bakan Bozdağ, İstanbul'da bugün başlayan Uluslararası İstanbul Hukuk Kongresi hakkında bilgi verdi. Bakan Bozdağ, kongreye, 48 ülkeden 18 adalet bakanı, 13 anayasa mahkemesi başkanı, 12 yargıtay başkanı, Türkiye'deki yargıtay cumhuriyet başsavcısı muadili başsavcılar, adalet akademisi muadili 12 ayrı ülkenin adalet akademisi başkanları, ülkelerin HSYK muadili kurulları, başkanları, temsilcileri, adalet bakan yardımcıları başta olmak üzere 183 yabancı saygın ve seçkin misafirin katıldığını belirtti.

Yurt içinden de pek çok saygın ve seçkin hukukçu ile yargı mensubunun yer aldığı programın, Türkiye'de yapılan ilk uluslararası nitelikte hukuk kongresi olduğunu ifade eden Bozdağ, "Bu kongrenin amacı, sadece Türkiye'nin değil bütün hukuk devletlerinin yaşadığı hukuksal sorunlara ortak çözümler aramak." dedi.

Kongrede, alanında uzman hukukçuların, yargı mensuplarının tebliğler sunacağını, müzakereler yapılacağını, eleştiriler ve önerilerin ele alınacağını aktaran Bozdağ, bunun sonucunda son derece önemli materyaller ortaya çıkacağını dile getirdi.

"Mülteciler konusunda hukuksal yapı güçlendirilmeli"

Bakan Bozdağ, sığınmacılar konusunun sadece Türkiye'nin sorunu değil bütün dünya ülkelerinin sorunu olduğunu belirterek, "Her ülke vatandaşları arasında başka ülkede mülteci olduğu gibi Türkiye'nin yaşadığı gibi yanı başında yaşanan sıcak çatışmalardan, savaşlardan kaçanların geldiği mülteciler var. Bir de bu mültecilerin gitmek istediği yerler var. Kaynak ülkeler, geçiş noktası olan ülkeler, bütün bunların doğurduğu insani dramlar ve sorunlar var. Uluslararası toplumun mülteciler konusuna eğilmesi ve bu konudaki hukuksal yapının güçlendirilmesi son derece önemli."

Adalet Bakanı Bozdağ, şu anda dünyada bir mülteciler hukuku olduğunu ama bu hukukun tam olarak uygulanmadığını, nihayetinde siyasetin mültecilerle ilgili karar verici olduğunu aktardı.

Ülkelerin çıkarlarına göre hareket ettiğini, hukukun ve hakkaniyetin gereklerinin göz ardı edildiğini dile getiren Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"3 milyon sadece Türkiye'de Suriye kaynaklı mülteci var. Başka ülkelerde de bunun yansımaları var. Başka ülkelerde de mülteciler var. Eğer uluslararası toplum elindeki maddi imkanlarla ve diğer imkanlarla bu mültecilere sahip çıkmış olsa dünya daha iyi olurdu. Ölümler, dramlar, Aylan bebekler, başka sıkıntılar yaşanmazdı. Ama maalesef Batı'da bakıyorsunuz mültecilere kucak açma yerine ülkelerini korumak için duvarlar örüyorlar, dikenli tel örgüler oluşturuyorlar, refahları paylaşmıyorlar. '100 kişi, 200 kişi alayım mı, almayayım mı' diye günlerce, aylarca tartışmalar yapıyorlar. Bu, insanlığın öldüğü noktayı gösteriyor. Öte yandan da Türkiye gibi mültecilere kucak açmış, yaklaşık 15 milyar dolar cebinden harcamış, sivil toplum örgütleriyle 25-30 milyar dolar harcama yapmış ülkeyi de takdir etmiyorlar. Bir yandan kendileri insan olmanın gereklerini yapmıyorlar, öte yandan da yapan ülkeyi yeteri kadar takdir edip desteklemiyorlar. O da ayrı bir ayıp."

Musul'u DEAŞ'tan kurtarma operasyonu

Bakan Bozdağ, Musul'u DEAŞ'tan kurtarma operasyonuna ilişkin soru üzerine de DEAŞ terör örgütünün, uluslararası proje bir terör örgütü olduğunu söyledi.

Örgütü 66 ülkenin havadan bombaladığına, örgütle mücadele için bir koalisyon oluşturulduğuna ancak DEAŞ'ın varlığını devam ettirdiğine dikkati çeken Bozdağ, şöyle devam etti:

"Dünyanın bütün devleri bir araya gelmiş, bir terör örgütüyle mücadele ediliyor ve bu mücadele 3 senedir devam ediyor. Hala bitmemiş, ne zaman biteceği de kestirilemiyor, bilinemiyor. Bu örgüte dünyanın yaklaşık 150 ülkesinden yabancı savaşçılar gelip katılıyor. Herkesin burada şunu sorması lazım, Avustralya'dan, Amerika'dan, Avrupa'dan, Asya'dan, Ortadoğu'dan, Afrika'dan, bu kadar dili, kültürü, dini, mezhebi farklı insanları kimler ikna edip de Suriye'ye, Irak'a ölmek ve öldürmek üzere gönderiyor veya getiriyor? Bir terör örgütü 3 sene içerisinde bu kadar ülkenin dilini ne zaman teröristlerine öğretti. Bu ağı nasıl kurdu, o insanları nasıl getirdi, çok açık. Bu kadar herkesin düşman olduğu bir terör örgütü silahlarını kimden alıyor ve nasıl kullanıyor. Bakıldığı zaman bu çok net bir şekilde Ortadoğu'da, Irak'ta ve Suriye'de enerji kaynakları üzerinde hedeflenen planların tahakkuku için DEAŞ bir araç olarak kullanılıyor ve onun üzerinden başka hesaplar görülüyor. Bunu Türkiye çok net ifade etti her zaman. Hem DEAŞ'a karşı en etkin mücadeleyi, en kararlı mücadeleyi Türkiye verdi hem de bunun gerçek yapısını ortaya koydu."

"Türkiye devleti, Türkiye yargısı onların peşinde olacaktır"

Bozdağ, Türkiye'de artan ABD karşıtlığının muhataplarına iletildiğinde tepkinin ne olduğunun sorulması üzerine, şunları kaydetti:

"Bizim onlara söylediğimizde söyledikleri şey; 'Bizde hukuk var, bu konuda hukuk karar verecek. Biz de bu karara uyacağız. Bizim hukuka müdahalemiz yok, biz de buna saygı duyuyoruz'. Türkiye'de de hukuk var. Türkiye'de de iade konusunda kararları nihayetinde mahkemeler veriyor ve biz o mahkeme kararlarını uyguluyoruz. Amerika'da da var. Bizim ülke olarak isteğimiz; hukuku bir tarafa koyun, bize verin değil. Hukukun öngördüğü usule uymayın, onun gereklerini yapmadan bize verin değil. Hukuk işlesin ve hukuk karar versin ve bize onun iadesini yapın. Dünyanın bütün ülkelerinde hukuk eğer objektif işlerse Fetullah Gülen'in iadesini reddedecek hiçbir mahkeme ben tanımıyorum. Ama objektif işlemezse, siyasi işlerse o zaman zaten ortada hukuk olmadığı için siyaset olduğu için başka karar çıkacaktır."

Dış politikaları mahkemelerin belirlemediğine dikkati çeken Bozdağ, "Eğer siyaset kurumu orada dışarıda kalmış olsa o zaman Amerika'nın bütün dış politikasına yargıçlar karar verir ki o zaman da pek çok sorun beraberinde gelir. Bütün ülkelerin dış politikalarına mahkemeler karar verir ki o zaman dış politikanın esnekliği ve ülkelerin ilişkileri bakımından sağlayacağı faydalar ortadan kalkabilir. Onun için de bu dış politikayı siyasetin belirleme yetkisini ortadan kaldırmıyor. Aksine siyasetin bu konudaki elini rahatlatmak için bir mekanizma bu ama şimdi bu mekanizmayı önümüze sürüyorlar. Ne için sürüyorlar? İşte işin sonundaki mazeret için 'Ya biz ne yapalım? Biz baştan beri söyledik bizde mahkeme var'. Biz de biliyoruz sizde mahkeme olduğunu..." değerlendirmesinde bulundu.

Bozdağ, yurt dışına kaçan FETÖ üyelerinin iadesine ilişkin sürecin nasıl işlediğinin sorulması üzerine, bunlarla ilgili soruşturma sürecinde cumhuriyet savcılarının yakalama talep etmesi durumunda mahkemelerin yakalama kararı verdiğini anlattı.

Kendilerinin de bunun üzerine bu geçici tutuklama talebini ilgili ülkelere Interpol üzerinden, kırmızı bültenle ilettiklerini aktaran Bozdağ, "Eğer adresi belli değilse, nerede olduğu bilinmiyorsa kırmızı bülten çıkarılıyor. Adresi belli, nerede olduğu netse o zaman da iade talebi suretiyle somut olarak o ülkeden bu talep ediliyor. Süreç böyle işliyor." diye konuştu.

Bozdağ, soruşturma ve yargılama evreleri olmak üzere mahkemenin bu konuda karar verdiğini dile getirerek, "Ona göre biz o kararları Adalet Bakanlığı olarak ilgili ülkelere iletiyor ve onun takipçisi oluyoruz, neticelendirilmesi için uğraşıyoruz. Şu anda sadece Fetullah Gülen değil, FETÖ ile irtibatlı, iltisaklı veya üyelik bağı olan, bazı suçları işlediği gerekçesiyle soruşturmaya tabi tutulan pek çok kişiyle ilgili bu anlamda yargının verdiği kararlar var. Biz bunları ilgili ülkelere ilettik." dedi.

Bulgaristan, Romanya, Polonya ve Malezya'dan iadelerin geldiğini belirten Bozdağ, bazı ülkelerin bunları iade ettiğini, bazılarının etmediğini, bazılarının "ülkemizde yok" dediğini söyledi.

Bozdağ, bunların hepsini takip ettiklerini vurgulayarak, "Şu an hepsi için kırmızı bülten çıkmış veya iade kararı çıkmış değil." şeklinde konuştu.

Bunların zaman alacak işler olduğuna işaret eden Bozdağ, "Soruşturmalar tamamlandıkça iadesi istenen veya kırmızı bülten çıkarılan kişilerin sayısı artacaktır. Dünyanın hangi ülkesine kaçarlarsa kaçsınlar, nereye giderlerse gitsinler Türkiye devleti, Türkiye yargısı onların peşinde olacaktır ve onların yargı önünde yaptıklarının hesabını vermesini sağlamak devletimizin ve hepimizin ana görevidir." ifadelerini kullandı.

"2018'de Türkiye mevcut sistemle yeni bir HSYK üyelik seçimi yapmamalıdır"

HSYK için nasıl bir sistem öngörüldüğü sorulan Bozdağ;

"HSYK'nin şu anki seçim usulüyle yeniden üyesi belirlenirse bir dahaki seçimde, Türkiye ve Türk yargısı bundan büyük zarar görür. Mevcut HSYK üyesi seçim usulü, hakimleri ve savcıları bölmekte, ayrıştırmakta, aralarına husumet sokmakta ve kutuplaşmaya neden olmaktadır. Yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına esasında hizmet etmesi gerekirken fevkalade zarar verici sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Onun için biz diyoruz ki 2018'de Türkiye mevcut sistemle yeni bir HSYK üyelik seçimi yapmamalıdır." ifadelerini kullandı.

Bozdağ, bütün siyasi partilerin HSYK'nın yapısında anlaşamasa bile hiç olmazsa bu seçim usulünü değiştirme konusunda amasız fakatsız anlaşması gerektiği vurgulayarak, "Başka çıkar yol yok. Yani şöyle olur, böyle olur gibi birtakım siyasi veya ideolojik tartışmaları bir kenara koymamız lazım. Burası teknik bir konu. Doğru olan ne ise onu hep beraber yapmamız lazım, doğru olan da belli. Biz onu yapabiliriz. HSYK'ya bırakmış olsalar HSYKnın üyeleri, her fikirden insan var, çoğulcu bir yapı, eminim ki onlar doğru bir karar verecekler. Buradan isabetli bir karar çıkar ama onlar bir noktada anlaşıyorlar, bu sefer siyaset başka bir noktada duruyor. Onun için de diyorum ki siyaset kurumuna burada siyasi fikirlerimize, ideolojilerimize göre değil, hesaplarımıza göre değil, hukuk devletinin gereklerine göre hareket edip, doğru olanı beraber yapalım." değerlendirmesinde bulundu.

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.