Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Mekke’de basın mensuplarıyla bir araya geldi

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Mekke’de basın mensuplarıyla bir araya geldi. Hac İdare Merkezinde basın mensuplarıyla kahvaltılı toplantıda buluşan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, bu yılki hac ibadetini 15 Temmuz şehitlerine atfettiklerini belirtti.

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Mekke’de basın mensuplarıyla bir araya geldi
08 Eylül 2016 Perşembe 20:19

Bu yıl hac ibadetinin 15 Temmuz’daki ihanetin tesirleri milletimizin üzerinde iken yapıldığını hatırlatarak, “Her hacı adayımızın üzerinde hala 15 Temmuz’daki ihanet ve işgalin tesirini görebiliyoruz. Bu vesile ile 15 Temmuz’da şehit verdiğimiz kardeşlerimize rahmet diliyorum. Kulaklarında sala, ellerinde bayrak ile o tankların üzerine yürüyen şehitlerimize, Peygamberin diyarından, ashabın diyarından dualarımızı gönderiyoruz. Rahmet diliyoruz. Gazi kardeşlerimize acil şifalar diliyoruz” şeklinde konuştu.


''Bu yıl 2016 yılı haccımızı 15 Temmuz şehitlerine adıyoruz. Tavafta, Sa’yda, Arafat’taki dualarımızda olacaklar. Onlarla birlikte tavaf edip Sa’yımızı gerçekleştireceğiz. Arafat’ta vakfeye duracağız. 15 Temmuz ruhu gelişti. Kurtuluş Savaşı ruhu, Sakarya ruhu, Çanakkale ruhundan söz ediyorsak bundan sonra literatürümüzde 15 Temmuz ruhu da olacak. Bunun hac ruhundan uzak olmadığını söyleyeceğiz. Diğer Müslüman ülkelerden gelen hacılarda da 15 Temmuz ruhunun geliştiğini göreceksiniz. Bunun  yerel bir ruh olmadığını da anlayacaksınız. Kabe’de biraz kulak kabartmanız, dünya Müslümanlarının Türkiye için yaptıkları duaları duymanıza yetecektir. Bu ruhun, Afrika’daki en garip kişiye umut aşıladığını görüyoruz. 15 Temmuz sonrasında oluşan ruhu milletimiz oluşturdu. Bu ruh, bu topraklarda herkesin hiçbir dayatma ve zorlama olmadan özgür ve hür yaşama arzusudur. Bu ruh kadını ile erkeği ile genci ile yaşlısı ile aynı havayı teneffüs ederek huzur içinde yaşamak arzusudur. Bu ruh, din ve mezhep farkı gözetmeksizin, teröre işgale direnme ruhudur. Bu ruh, geleceğimiz her hangi bir çıkar grubuna teslim etmeyeceğimizi ifade eden bir ruhdur. Şehadete giden kişilerin korkusuzca tankların altına yatanların hikmetini bize anlatan bir ruhtur. 15 Temmuz ruhunu kaybetmeden, bunu fitneye dönüştürmeden bir adalet  ile taçlandırdığımız zaman tarihteki yerimizi alabileceğimizi her zaman ifade ettim. Bütün şehitlerimize rahmet diliyorum.

Kutsal topraklardan altını çizerek şunu  söylemek istiyorum, Türkiye yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkedir. Burada insanları dindar ve dindar olmayan diye tasnif etmek yanlıştır. ‘Müslümanım’ diyen herkes Müslümandır. Müslümanım diyen herkesi mümin kardeşimiz olarak kabul ederiz. Dindarlık görecelidir. Hiç kimse kendi yaşadıkları üzerinden başkasının dindarlığını yargılamamalıdır. Bunun 15 Temmuz ruhunu canlı tutmak bakımından önemli olduğunu belirtmek istiyorum.
Hac mevsimi ve yaklaşan Kurban Bayramı hakkında da açıklamalarda bulunan Başkan Görmez, İslam aleminin Kurban Bayramını tebrik ederek, İslam alemi olarak hüznü ve sevinci birlikte yaşadığımızı kaydetti. Başkan Görmez;

Hac ibadetinde karşı karşıya kaldığımız en büyük tehlike haccın bizi değil, bizim haccı değiştirmeye kalkışmamızdır. Organizasyonlar ile bir  takım vesilelerin gayelerin önüne geçmesidir. İbadetlerin rutinleşmesi, şekle indirgenmesi, hele hac ibadeti gibi semboller ve simgelerle kuşatılmış, Kuran’ın şeair dediği hususları göz ardı edecek olursak, sadece birinin  gördüğü gibi taşlara selam veren, sonra taşları başka bir yapıya atan bir görünüm içerisinde oluruz. Kabetullahın kendisi bir şeairdir. Safa ve Merve şeairdendir. Arafat, Müzdelife ve Mina şeairdendir. Bunları anladığımızda hac ibadeti bizi geliştirir ve dönüştürür. Yoksa sadece bir seyahata dönüşür. Hac iç içe geçmiş altı yolculuktur. İç içe geçmiş yolculukta önce kalbe yolculuk. Kalbimizin derinliklerine yaptığımız bir yolculuğa çıkarır. İhramın, tavafın, Sa’yin, Arafat’ın, Cemarat’ın manaları başka başkadır. Kalbimizin derinliklerine yaptığımız o büyük yolculukları yaşatır. İkinci büyük yolculuk ahiret yolculuğudur. Bizi bu dünyadan kefenimizi giymiş olarak ebedi bir hayata götürür. Bizi mahşere götürür. Hesabımızı veririz. Üçüncü yolculuk tarihe yolculuktur, Hz. Adem ile başlayan Hz. İbrahim ile yenilenen Hz. Muhammed aleyhisselam ile kıyamete kadar ebedileşen o tarihe can verir. Dördüncü yolculuk kardeşlerimize yolculuk. Renkleri, dilleri, coğrafyaları farklı dünyalardan bütün kardeşlerimizle buluşuruz. Aynı mekanda tavaf, Sa’y yaparız Arafat’a çıkarız. Beşincisi yolculuk, Kabetullaha yolculuktur. Asıl gaye altıncı yolculuktur. Mahza gaye altıncı yolculuktur. Eve değil, evin Rabbine, Kabe’nin sahibine yolculuktur. Kabe’nin sahibine yolculuk aşık vuslatıdır. Bütün bunları ihmal edecek olursak bir ülkeden bir ülkeye göç etmiş oluruz. Kurban Bayramı’nı şimdiden tebrik ediyorum. Allah Kurban’ı bir yakınlaşma olarak idrak etmeyi bize nasip etsin. Terör belasından bir an önce kurtularak ülkemizin bütün mazlumların umudu olmaya devam etmesini yüce rabbimden niyaz ediyorum.
“Hac daima bir diriliştir…”

Müslümanlar başka bir tarihin çocukları gibi hareket ediyor. Hacda başka bir tarih yaşıyoruz, memleketimizde farklı bir tarih yaşıyoruz. Hac bize aynı zamanda ahretimizi yaşatıyor. İhram aynı zamanda kefen oluyor. Mikat bir mezara dönüşüyor. Tavaf kendimizi sorguya çektiğimiz bir hesap gününe dönüşüyor. Arafat bir mahşere dönüşüyor. Hepsi bize, dünya hayatının geçici olduğunu, asıl hayatın ebedi hayat olduğunu bize yaşatarak öğretiyor. Biz kendi dünyamızda dünyevileşmenin girdabında kıvranıyoruz. Aynı anda aynı çelişkileri burada da yaşıyoruz. Bizatihi aynı mekanda aynı zaman diliminde bize ahreti yaşatan hac ibadetini yapıyoruz. Ama odamıza çekildiğimizde başka bir dünyaya çekilmiş oluyoruz. Dünyevileşiyoruz. Haccın varlığı bir umuttur. Haccın varlığı bir muştu dur. Hac daima bir diriliştir. Her sene bu dirilişi rabbimiz bütün İslam dünyasının temsilcilerine yaşatıyor. Kurban bayramı bu dönüşümün habercisidir. Haccın ne kadar büyük bir umut olduğunu, aslımıza döndürmeye hazır bir ibadet olduğunu hep birlikte görüyor ve yaşıyoruz.

Gerçek alimler bugün içerisinde yaşadıkları toplumda güçlerini kaybettiler. Bir üzüntü verici durum da alimlerin bu ihtilafların içerisinde taraf olmalıdır. En üzücü olanı da bazı alimlerin fetvaları ile teröre alet olmalarıdır. İntihar saldırıları tarihte hiç olmamıştır. Modern zamanda bu saldırılara istişhad  denilerek cevaz verilmesi, saldırganlara şehit fetvası verilmesi tüm zamanların en büyük afeti olmuştur. Bu vahşeti işleyenlerin vahşetinden, cevaz veren alimlerde paylarını alacaktır. Avrasya İslam Şuarası hac ibadetinden 15 gün sonra İstanbul’da toplanacak. Milletin zekatlarını, kurbanlarını, himmetlerini çalarak oluşan 15 Temmuzdaki vahşetin görüşüleceği bir şura olacak. Bütün İslam dünyasındaki alimlerin temsilcileri de katılacak.

Takvim Birliği için İstanbul’da iki toplantı yaptık. Astronomi alimleri ile İslam alimlerini bir araya getirdik. Tek takvim sistemine geçmek için bütün Müslümanların katıldığı çok büyük bir toplantı gerçekleştirdik. Yüzde 80 çoğunluk çok önemli kararlara imza attı. Dünyanın her tarafında aynı anda hilal görülünce başlasın diye karar verildi. ‘Astronomi ilminin verdiği bilgileri, destekleyici değil asli bilgi olarak kabul edelim’ kararı verildi. En büyük zorluk Kurban Bayramı’ndaydı. Müslümanların bir kısmının kurban keserken, bir kısmının Arafat’ta olmaları, bizi dünya gözünde küçük düşüren bir durumdu. Bu sene böyle olmayacak. Ancak büyük oranda gelecek yıllar da aşıldı.''

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.