18 Yaş


İlhan Eranıl

İlhan Eranıl

13 Şubat 2017, 07:22

En başta söyleyeyim, benim işim 18 yaşında milletvekili seçilmesine olumlu ya da olumsuz eleştiri getirmek değil. 18 yaş tartışmaları ile birlikte eğitimde son günlerde aklımda olan ve neden buna kafa yorulmaz dediğim bir konuya dikkat çekmek.



Bizde ve birçok ülkede modern eğitim, aynı yaş grubundan olan çocukları anasınıfı ve ilkokul birinci sınıftan itibaren aynı mekânda eğitime almak ve aynı konuları anlatmaktan ibaret. Zekâ düzeyi yüksek veya orta fark etmiyor, önemli olan aynı yaş grubuna ait çocukların bir arada okuması. Belki bu konuda çok fazla yazılıp çizilmiştir.  Ben bu konu hakkında son zamanlarda biraz daha yoğunlaştım. Yoğunlaştığım bu konuyu da sizlerin tartışmasına açmak için kaleme alıyorum. Yüzde yüz eskisi yanlıştı en doğru olanı budur gibi dikte edici bir anlayış içerisinde olmadım ve bu şekilde olanlardan da oldum olası rahatsız oldum.



18 yaşında milletvekili olmayı belki reel bir zemine oturtmak için yetkililerin bunu gündemlerine alması önemli bir açılım sağlayacaktır diye düşünüyorum. Her fırsatta dile getirdiğimiz Fatih Sultan Mehmet örneğini biraz irdelemekte fayda var. Fatih Sultan Mehmet küçük yaşlardan itibaren çok ciddi bir eğitimden geçiriliyor. Arapça ve Farsça’yı ana dili Türkçe kadar iyi biliyor. Bu dillerle birlikte Yunanca’yı da çok iyi biliyor. Eğitimi tek başına almıyor. Devşirme çocuklarla birlikte Enderun Mekteplerinde okuyor. Sadece bir alanda da değil birçok alanda eğitim alıyor. Hem askeri, hem fen bilimleri ve sosyal bilimlerde hem de dini ilimlerde çok ciddi eğitim alıyor. İlk gençlik yıllarında padişahlık koltuğuna oturuyor ve çağ açıp çağ kapatıyor.



Bizim şu anki eğitim sistemimize göre, bir öğrenci on yedi-on sekiz yaşlarında liseyi bitiriyor. Dört-beş yılda üniversite eğitimini düşündüğünüzde en erken yirmi iki yaşında üniversiteden mezun oluyor. Malum derslerinde başarılı olmak isteyen bir genç sosyal alana fazla vakit ayıramıyor. Sosyal alana fazla vakit ayıran genç de nitelikli bir eğitim alamıyor.  



Diyebilirsiniz ki, birkaç genci milletvekili yapmak için mi bu kadar sistem değişikliğine gitmek gerekir. Elbette hayır. Bu sadece sonuca gitmek için gerekçelerden biri olabilir. Asıl amacım küçük yaşlardan itibaren çocuklarımızın önünü açacak çözümler geliştirmek.



Hani sıklıkla örnek verdiğimiz bir hikâye var. “Geniş Tabanlı Eğitim Sistemi” başlıklı. “Bir gün ormandaki hayvanlar bir araya gelerek okul açmaya karar verirler. Bir tavşan, bir kuş, bir sincap, bir balık ve yılan balığı yönetim kurulunu oluşturur.



Tavşan, müfredatta ‘koşmanın’ bulunmasını ister. Kuş, ‘uçmanın’ dâhil olmasını, balık, ‘yüzmenin’ dahil olmasını ve sincap da ‘ağaca tırmanmanın’ mutlaka zorunlu dersler arasında olması gerektiğini söyler. Bütün bunları bir araya getirip, bir müfredat programı yaparlar. Ve bütün hayvanların bu dersleri görmesini isterler.



Tavşan, koşu dersinde A alıyor olmasına rağmen, ağaç tırmanmak onun için çok ciddi bir sorun olur. Sürekli kafa üstü düşer. Bir süre sonra beyni hasar görür ve artık eskisi gibi koşamaz. Artık koşuda A almak yerine, C alır. Ağaç tırmanmada ise her zaman zayıf alır. Kuş, uçmada çok başarılıdır ama sıra toprak kazmaya geldiğinde, o kadar başarılı değildir. Sürekli gagasını ve kanatlarını kırar. Bir süre sonra, toprak kazma notu hala F olmasına rağmen, uçma notu C’ye düşmüştür. O da ağaca tırmanmakta çok zorlanır. Sonuçta, sınıf birincisi olan hayvan her şeyi yarım yapabilen yılan balığı olur.”



Bu çok ayrı bir tartışma alanı. Tekrar konuya dönmek ve noktalamak istiyorum. Bir sistem geliştirelim ve üst düzeydeki çocukları, gençleri baskılamak yerine, onlara üst sınıfa geçme imkânı tanıyalım. Bu konuda ilk önerim; her çocuk ısrarla ilkokulu dört yıl okumasın. Ortaokulu dört yıl okumasın ve liseyi de dört yıl okumasın. Bir üst sınıfın derslerini alma hakkı tanıyalım ve daha erken üniversite eğitimini tamamlayıp ülkemize ve dünyaya katkılar sağlasın. Bir başka öneri; her ilde bu şekilde olan çocuklar için ilin nüfusuna göre bir veya birkaç okul açılsın bu çocuklar oralarda eğitim alsınlar. Bir başka öneri; Almanya eğitim sisteminde olduğu gibi ortaokullardan itibaren okullar ayrışsın. Biliyorsunuz orada dört tip ortaokul var ve çok sağlıklı bir şekilde liseye öğrenci hazırlıyor.



Daha çok öneri var ama dediğim gibi bir tartışma zemini oluşsun istediğim için diğer önerileri siz değerli okuyucularımdan bekleyeceğim. Selam ve dua ile…

- - - - -

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
tahsin - 7 yıl önce
Ülkemizde engellilere gösterilen ilgi kadar üst zeka gurubuna da gösterilmelidir. Engellilere gösterilen ilgiden ve verilen imkanlardan son derece memnunuz ancak aynı ilginin zekilere de gösterilmesi ülkemizin, insanlığın hayrına olacaktır.
Avatar
zeki çatar - 7 yıl önce
öneriler yerinde fakat ülkenin eğitim şartları ve bölgesel sorunları buna nekadar hazır zaten öğrenciler de altından bu şartlarda altından zor kalkar diye düşünüyorum ama ileriye dönük olarak bazı sistemlerde değişiklikler yapılmalı ki hayata geçebilsin gençlerin önü açık olmalı ama geleceği güvenli de görebilmeliler maalesef bizim maarif sistemimiz hep yap bozlarla geçmiş ve devamda ediyor..
Avatar
Mustafa - 7 yıl önce
Yani kısaca yaştan ziyade, fatih kıvamında gençler yetiştirmek. O vakit 18 ya da 28 yaşın bi anlamı kalmaz...
Avatar
Gözüm - 7 yıl önce
Önemli olan Türkiye'ye, dünyaya olay ve olgulara 18 yaşında gençlerin gözünden de bakmak. Yüreğinize sağlık.