Ramazanda sağlıklı oruç tutmanın yolları

Ramazan ayında nasıl sağlıklı oruç tutulur? Uzmanlar kronik kalp hastalarının oruç tutmadan önce bir hekime başvurmaları gerektiğini belirtiyor. Peki şeker hastaları nasıl oruç tutmalı? İşte hekim görüşleri...

Ramazanda sağlıklı oruç tutmanın yolları
31 Mayıs 2017 Çarşamba 09:30

Ramazan ayı evlere bereketiyle geldi. Peki Ramazan ayında oruç nasıl tutulur. Kronik kalp ve şeker hastaları nasıl oruç tutmalıdır. Bu konuda uzmanlar ne diyor? 

Kardiyologlar kronik kalp hastalarının oruç tutmadan önce mutlaka kalp kontrollerini yaptırarak konuyla ilgili uzman görüşü almaları gerektiğini belirtiyor. Şeker hastaları için ise "Kan şekeri düzeylerini düzenleyebilen hastaların oruç farizalarını yerine getirmeleri, iyi kontrollü sahur ve iftar ile bir oranda mümkün olmaktadır" görüşünde bulunuyorlar. İşte detaylar...

Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Murat Yalçın, kronik kalp hastalarının oruç tutmadan önce mutlaka kalp kontrollerini yaptırarak konuyla ilgili uzman görüşü almaları gerektiğini belirtti.

Yalçın, konuya ilişkin olarak yaptığı açıklamada "Oruç tutmanın kan yağları üzerine olumlu etkilerinin olduğu gösterilmiştir. Oruç tutmanın kötü huylu kolesterol olan LDL kolesterol ve Trigliserid seviyelerini düşürdüğü, iyi huylu kolesterol olan HDL kolesterol seviyelerini artırdığı bilinmektedir." ifadelerini kullandı.

Bu etkilerinin haricinde oruç tutmanın çeşitli kalp hastalıklarına farklı şekillerde etki edebileceğinin akılda bulundurulması gerektiğini aktaran Yalçın, bu nedenle kronik kalp hastalarının oruç tutmadan önce mutlaka kalp kontrollerini yaptırarak konuyla ilgili uzman görüşü almalarının gerektiğini ifade etti.

Şeker hastalarına ramazan uyarısı

İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Engin Yurt ise şeker hastalığının düzenli yemek yemeyi gerektiren bir hastalık olduğunu vurguladı. Şeker hastalarının sabah - öğle - akşam öğünlerinin düzenli olması gerektiğini aktaran Yurt, sabahları mutlaka kahvaltıdan sonra ara öğün olarak meyve yenilmesi, öğleden sonra kahvaltı yapılması ve gece yatmadan yarım saat önce bir bardak süt içilmesi gerektiğini dile getirdi. Dışarıdan verilen ilaçların kan şekeri düzeyinde, günün muhtelif saatlerine göre dalgalanmaları olacağını kaydeden Yurt, "Sabah 10.30-11.00'e doğru, öğleden sonra 16:30-17:00 saatlerinde ve yatmadan önce kanda şeker seviyesi düşer. Şeker düzeyinin düştüğü anlarda beslenme yolu ile şeker alınmadığı takdirde, metabolik aktivite sonucu Glukagom hormonu salgılanmaya başlar ve kan şeker düzeyini vücudun kendi kaynaklarından aniden yükseltir. Bu vücudun tedavi ile oluşturulan bütün dengesini alt üst eder." ifadelerini kullandı.

Ramazan ayı boyunca düzenli yemek yeme ritminin bozulmakta olduğunu dile getiren Yurt, şunları kaydetti:

"Sabah 04:30 ila akşam 19:30 arasında 14-15 saat süre ile hiçbir gıda almadığınız takdirde şekeriniz normalin çok altına düşmektedir. Oral antidiyabetik kullandığınızda bu düşüş daha fazla olacaktır. Böyle bir durumda Glukagom hormonu, kan şekerinizi yükseltmek için vücudunuzun kaynaklarını harekete geçirecektir. Kontrolsüz yükselen şekeriniz insülin hormonunuz yetersiz olduğundan, kanda taşınacak ve tahribat yol açacaktır. Bunun üstüne yüklü bir iftar yemeği ile karbonhidrat yüklemesi yaptığınızda durum metabolizmanız için içinden çıkılamaz bir hale gelecektir. Oral antidiyabetik etkisini 4 saat içinde gösterir ve saat 11.00 civarı şeker en alt seviyesine iner. Bu esnada beslenme yolu ile karbonhidrat alınamadığı takdirde ki oruç sırasında böyle olmaktadır, baş ağrısı ve baş dönmesi başlayacaktır. Hafif seyir gösteren hastalar denilen diyet veya en fazla bir antidiyabetik tablet alarak kan şekeri düzeylerini düzenleyebilen hastaların oruç farizalarını yerine getirmeleri, iyi kontrollü sahur ve iftar ile bir oranda mümkün olmaktadır."

Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Ayşegül Öziş ise oruç tutmanın sağlıklı insanların metabolik dengesini değiştirmeyeceğini ancak, ramazanda şeker hastalarının uzun süre aç kalmaları hayati tehlikeler doğurabileceğini anlattı.

Beslenme ve Diyet Uzmanı Cansu Kolukırık da 17 saat kadar uzun süren açlıklar metabolizmayı yavaşlatttığını belirtti.

İftar saatinin 20.00'den sonra olması yediklerimizin yağ olarak depolanmasına neden olduğunu anlatan Öziş, şöyle devam etti:

Ara öğün yapacak vaktin olmaması ve öğün saatlerinin geç olması metabolizma hızını azaltıyor. Suyu az tüketmek kabızlık yapabilir. Sahurun erken bir saatte olması çoğu kişiyi uyumamaya sevkediyor. Düzenli uykunun olmaması, az uyumak da vücutta kortizol hormonunun artmasına neden oluyor. Artan kortizol hormonu iştahın açılmasına, vücutta tuz tutulmasına, şişkinliklere ve ödemin artmasına yol açıyor. Az su içmek de yine metabolizmayı yavaşlatan en önemli etkenlerden biridir. Bir araya geldiğimiz iftar yemeklerinde ise çeşitli yemeklerle ziyafet sonucu alınan fazla kaloriler yağ olarak depolanıyor. "


Kaynak: AA
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.