HÜZNÜN HİKMETİ


Arif Bük

Arif Bük

05 Ocak 2017, 11:19

         İlk kez ne zaman hüzünlendiğimi hatırlamıyorum. Kundağımda  yatarken;  annem gözümün  önünden  gidince mi, beşiğimi sallayan el olmayınca mı, acıkınca mı, emziğim ağzımdan  düşünce mi, üşüyünce mi, canım yanınca mı, hastalanınca mı, melekler  benimle  oynamayı kesince mi ya da “bu dünyada işim ne diye” hayıflanınca mı? Bunların hangisi, bilmiyorum. Sahi, hüzün nedir ve neden ağlarız ki?  



      Ağlayan insan ise, ağlatan  ne?  Efkar mı, ayrılık mı, keder mi, tutkular mı, hırs mı, hayat mı, ölüm mü ?  Veya yaratanın  lütfu  merhamet mi,  sevgi mi, sevinç mi? İstenmeyen  bir durumun başa gelmesi mi? Yoksa bir kayıptan duyulan keder mi? Bilim insanları  özetle; “ağlamak, insan için koruyucu  bir mekanizmadır, savunmasız olabilme göstergesidir. Bizi, içimizdeki endişelerden uzaklaştırır, ferahlatır, içimizdeki kederi, kargaşayı akışına bırakmamızı sağlar” diyor. O halde nedir yüreğimizi kabartan, içimizi burkan, yüzümüzü ıslatan mânâ? 



     Hayat; hem armağan hem de imtihan. Varlık ile yokluk, keder ile sevinç, sevgi ile nefret, iyilik ile kötülük arasında akıp gider. Ya dünyaya dair ulaşamadığımız şeyler üzer bizi ya da ahirete dair hassasiyetlerimiz. Nedeni ne olursa olsun ağlamak; belki de en insani yanımız,  meziyetimiz.  Şevkatin, merhametin ve imânın alameti sabrın dışa vurumudur hüzün.  Hicret sırasında;  Hz.peygamberin yol arkadaşı Ebubekir’e  “Üzülme, Allah bizimle beraberdir” dedirten dünya hâlidir.  Hz.peygamberin  “Eğer, benim bildiklerimi bilseydiniz az güler çok ağlardınız” dedirten âhiret sırrıdır. 



         Aslında, ne varlığa sevinmeli ne de yokluğa, zorluklara üzülmeli insan. Hepsi de, sonunda kazanma veya kaybetmek olan birer sınav ve sorumluluğu olan emanettir. Asıl olan “istikamet”imizi belirlemek. Beden aracını “sırat-ı mustakîm” de yol aldırabilmek. Nereye  doğru gittiğimizi, hangi yolu takip ettiğimizin farkında olmak. İstikamet  doğruysa  hissedilen  her hüzün aldığımız her nefesin zekatı, Allah’ın armağanıdır. Hüznü böyle anlayanlar, kalbi pamuk gibi olanlardır. 



         Hüzünlenen bir yüreğimiz, yaşaran gözlerimiz oldukça; 



“Deme niçin şu şöyle 

Bak sonuna sabr eyle 

Yerincedir ol öyle 

Görelim mevlam neyler 

Neylerse güzel eyler.”

- - - - -

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Tahsin - 7 yıl önce
Üzülmek de sevinmek de bir nimet.. Üzüntü olmazsa sevincin kıymeti olur mu..