Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, şube yönetimleri, ilçe temsilcileri, Kadınlar Komisyonu üyeleri ve Genç Memur-Sen temsilcilerinin katılımıyla Antalya’da yapılan 11. Türkiye Buluşması programının açılışında konuştu.
FETÖ, Türkiye’deki ihanet unsurlarının omurgasıdır
Türkiye’nin, özüne döndüğü, gücünü keşfettiği, yeniden büyük Türkiye idealine inandığı bir devrin içinde olduklarını dile getiren Yalçın, “Dünyanın, köhne küresel düzenden, hegemonik emperyalizmden, evrensel vesayet çetelerinden kurtulma, arınma sancıları çektiği vakitlerdeyiz. Konumunu korumak isteyenlerle muhalif kimlikler arasındaki mücadelenin seyircisi olmakla yetinemeyiz. ‘Süreç netleşsin, sonuç belli olsun, tarafımızı seçeriz’ ezikliğini hep reddettik, yarın da reddedeceğiz. Çünkü bizim yerimiz, yolumuz ve yönümüz bellidir. Taraftar olarak değil, milletten, insanlıktan, özgürlükten, adaletten, huzurdan yana sorumluluk aldık, almaya devam edeceğiz. Özgürlük ve bağımsızlık noktasındaki kararlılığımız bütün heybetiyle, cesametiyle herkesin görüş mesafesindedir. Üye sayımızla, milletimize, ülkemize, ümmete, insanlığa hizmet kaygımızla her zaman öndeyiz. 15 Temmuz işgal kalkışmasına, Pensilvanyalı Lawrence’in mankurtlarına karşı durduk. Hainlere had bildirmek için sağımıza ve solumuza bakmadan caddelere, meydanlara aktık. Tanklara meydan okuduk. Kurşunlara, bombalara, dipçiklere göğüs gerdik. Bir tarafta millet ve Eğitim-Bir-Sen’i zirveye çıkaranlar, diğer tarafta Pensilvanyalı Lawrence ve haşhaşileri, bir tarafta sokak itinden değersiz, ne idüğü belirsiz müptezelin eteğine yapışan ‘1 dolar’lık çakalların ihaneti, diğer tarafta ülkesini darbe ve işgal teşebbüsünden kurtarmak için gemileri yakanların cesareti. Sonuç mu? İmani dirayet, şeytani ihaneti bitirdi. ‘Altın nesil’ diyerek ‘hain nesil’ yetiştirenleri iyi anlamak zorundayız. İhanetin kronolojisini bütün yönleriyle açığa çıkarmalıyız. Kimden beslendiklerini, kimleri beslediklerini, kimleri zehirlediklerini, eğitimin kaymak tabakasını nasıl mankurtlaştırdıklarını bilmek zorundayız. Emniyetten askeriyeye, adliyeden mülkiyeye, hariciyeden külliyeye her tarafa sızmış bir terör örgütünden bahsediyoruz. Bizim alanımızda da örgütlerinin unsurları vardı ve hâlâ da var. Eğitim, FETÖ için örgüte insan devşirme kompartımanıdır. Ders kitaplarını ve müfredatı arındırmak, en az kamuya yerleştirdikleri unsurları tahliye ve tasfiye kadar önemlidir. Kurumlardaki sızmayı bertaraf ederken, zihinlerdeki sızmayı es geçersek tarih tekerrür eder. Bunları kamudan, okullardan, sınıflardan temizlemek devletin ve milletin bekası için hukuki, siyasi zorunluluktur. Milletin, himmet diyerek cüzdanını, hizmet diyerek vicdanını gasbedenlerin zillet tohumlarını zihinlerden söküp atacak ilmi basiret de, fikri kuvvet de, örgütlü kudret de Eğitim-Bir-Sen’dir. FETÖ ise, Türkiye’deki ihanet unsurlarının omurgasıdır. Çaldıkları uçaklarla millete alçakça bomba yağdırdılar ama millet meydanı onlara bırakmadı, Elhamdülillah. Türkiye’nin dirilişi biiznillah sürecek, küresel emperyalizme karşı direniş her geçen gün büyüyecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Türkiye 15 Temmuz sonrası, öncesinden daha güçlüdür” şeklinde konuştu.
Tasfiyedeki kararlılık, masumun hakkını teslimdeki tutarlılıkla desteklenmelidir
“Kamuda teröre bulaşanların tasfiyesini devletin zayıflaması olarak görenler var” diyen Yalçın, şunları söyledi: “Fakat onlar yanılıyorlar. Türkiye, terörle mücadelesini artırdıkça, bu sesler kısılacaktır. Yeter ki kararlı olunsun. 15 Temmuz faillerine, irtibatlılarına merhamet etmek, şehitlere, yetimlerine, gazilere ihanet etmek demektir. Olağanüstü hal sonrasında çıkarılan KHK’lar ve kamudaki ihraçlar, sendikamızın gündemini etkiledi, biliyorum. ‘Bu arkadaş masum, bu makul bir insan, falan öğretmen, filanca şube müdürü mağdur edildi’ beyanlı talepler geliyor teşkilatlarımıza. Dostlarımız, komşularımız devreye giriyor. Bu tarz girişimler devam edecektir. Hakkında hata yapılmış, yanlış verilerle görevden alınmış, ihraç edilmiş olanlar olabilir mi? Evet, olabilir. Biz bir hak arama örgütüyüz. Bir masumun mağdur olmaması için elimizden geleni yapar, hakkı teslim edilene kadar uğraşırız. Uğraşmaya kendimizi sorumlu sayarız. Fakat süreci sulandırmaya, siyasi bağnazlıklarına ülkeyi meze yapmaya çalışanlar var. FETÖ’cü gri propaganda maalesef devam ediyor. Hatayla görevden uzaklaştırılanların ve yanlışlıkla ihraç edilenlerin iadesi mümkündür. Bunun için herkese sorumluluk düşüyor. Tasfiyedeki kararlılık, masumun hakkını teslimdeki tutarlılıkla desteklenmelidir. Biz ilkesel duruşumuzu sürdürüyoruz. Terörle bağı olan üyemiz değil, babamızın oğlu da olsa sahip çıkmayız. Ama bir masumu mağdur eden babamız da olsa karşı çıkarız.”
Şehitler de unutulmadı
Ali Yalçın, sözlerini, “Yetimlerden bahsedince 15 Temmuz’daki şanlı millet direnişinde verdiğimiz şehitlerimizi, gazilerimizi aklımızdan çıkarmamalıyız. Onlar, bizimle birlikte meydanlardaydılar. Hak onlara şehadet makamı, gazilik rütbesi ikram etti. Bu vesileyle 15 Temmuz şehitlerimize, ülkesi ve milleti için PKK ve diğer terör örgütleriyle mücadele ederken şehit olan millet evlatlarına Yüce Mevla’dan rahmet diliyorum. FETÖ, PKK, DAEŞ, DHKP-C başta olmak üzere, terör örgütlerinin kirli eylemleriyle gazi olanlara Yüce Allah’tan şifa diliyorum. Şehit yakınlarımıza ve gazilerimize sahip çıkmak için açılan kampanyaya 1 milyon TL bağışta bulunmamızı sağlayan teşkilatımıza yürekten teşekkür ediyorum. Bu duygularla, ‘gidilmeye değer hiçbir yerin kestirmesi yoktur’ idrakiyle sendikacılıkta yeni ufuklara, insanlık için yeni umutlara kapı aralayan, erdemiyle çağı kuşatmak için ter döken teşkilatımızı, başkanlarımızı, yol arkadaşlarımızı, siz değerli hikmet yolcularını saygıyla selamlıyor, süreci zahmet, sonu rahmet olan soylu mücadelemizde Yüce Allah yar ve yardımcımız olsun diyorum” şeklinde tamamladı.