Davutların Ahmet ve sarı boyalı ev!

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun doğup büyüdüğü Konya Taşkent'teki 'sarı boyalı ev' ve 'Davutların Ahmet'in hikayesi...

Davutların Ahmet ve sarı boyalı ev!
09 Mayıs 2016 Pazartesi 10:42

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun ve doğup büyüdüğü Konya Taşkent'teki Sarı boyalı evinin hikayesi... Yenişafak yazarlarından Mehmet Acet'te Konya Taşkent'li. Acet, memleketlisi olan Davutoğlu'nu ve ailesin yakından tanıyor. Acet bugünkü yazısında Başbakan Ahmet Davutoğlu Hoca'nın anlamlı hayat hikayesini kaleme aldı.



İşte, Davutların Ahmet ve sarı boyalı evin hikayesi:

Sarı boyalı evin önünde bir kaç tane dut ağacı vardı.

Çocukken Haziran ayı geldi mi bizim evden çıkıp 50 metre yürüdükten sonra bu ağaçlardan birinin dallarına çıkıp ishal olana kadar dut yerdik.

Üzerimizde paçası birkaç kere kıvrılmış, bu haliyle ana rengi ile acayip uyumsuzluk tablosu sergileyen bir kot pantolon, yukarıda göbeği açıkta bırakan bir tişört.

Sarı boyalı evde benden 17 yıl önce doğan çocuk daha iyi imkanlarla büyümüştü ama, yüreğinde benim hiçbir zaman anlayamayacağım bir yara taşıyordu.

4 yaşında annesini kaybetmişti.

6-7 yaşında siyah beyaz fotoğraf çeken makineye verdiği pozda bir yetim bakışı, bir üflesen uçacak serçe ürkekliği olan çocuktan o kadar dirayetli, cesaret ve özgüven sahibi bir adamın nasıl çıktığını hala anlayabilmiş değilim.



Sarı boyalı evin iki sıra yanında küçük bir ev daha vardı.

Bizimkiler oraya 'Davutlar Odası' derdi.

400 yıl boyunca babadan oğula, oğuldan toruna, Ahmet'ten Mehmet'e, Mehmet'ten Ahmet'e vasiyet yoluyla intikal eden bir misafirhane.

Köye gelip de kalacak yeri olmayanlar için tahsis edilmiş, gelenlerin bilâ ücret konakladıkları bir 'köy odası.'

Sarı boyalı evde doğan çocuğun babası Mehmet Davutoğlu, mübarek bir insan, tam bir hayırsever idi.

Ben doğduğum sene İstanbul'daki hemşehrileri ile birlikte organize olup bizim köyün tepesine büyük bir İmam Hatip Lisesi yaptırmışlardı.

28 Şubat'ta kapanmak üzere olan bu okulu ayakta tutmak için yaşlı haliyle bizim köyün tozlu yollarına ram olmuş, köylerden getirdiği fakir ve yetim çocukların iaşelerini karşılayarak okulu kapanmaktan kurtarmış, yine böyle bir telaş içindeyken arabasının içinde kalp krizi geçirip vefat etmişti.

Oğul Davutoğlu, o zaman başdanışman ve büyükelçi idi.

Haber Ankara'ya ulaştığında dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan'la toplantı halindeydi.

Özel kalem bu acı haberi tek seferde verememiş, ikinci kez toplantıyı böldüğünde mesele anlaşılmış, Erdoğan, “Muhakkak ki biz Allah içiniz ve O'na döneceğiz" ayetini okuyup başsağlığı diledikten sonra kendisini Taşkent'e yolcu etmişti.

Sarı boyalı evin önündeki ağaçlarda dut yediğimiz dönemde o evden bir bakan hele hele bir Başbakan çıkacağını hayal etmek haliyle mümkün değildi.

Üstümüzden ara sıra geçen uçaklardan birinin içinde olma hayali ne kadar uzak idiyse bu da öyleydi.

Ama oldu.



Türk Hava Yolları reklamında oynayan Iğdırlı çocukların havada beyaz bir duman bırakarak giden uçağı köylerine indirmesi gibi, önündeki ağaçlardan dut yediğimiz sarı boyalı evden bir başbakan çıkıp gelecekti.

Oysa o güne kadar bu köye herhangi bir başbakanın yolu bile düşmemişti.

Büyüklerimiz, 40 yıl önce Demirel ve Erbakan'ın muhalefetteyken soluklanmak için şöyle bir uğramış olmalarını bize iftiharla anlatırlardı.

Bir selamsız bandosu geçse de heyecan yapsak diye bekleyen insanlar, komşu oldukları sarı boyalı evde doğmuş birinin memlekete başbakan olmasını mutluluk/taaccüp karışımı duygularla karşılamışlardı.

7 Eylül 2014'te Türkiye için, küçük ama bizim köy için büyük bir anlamı olan buluşma gerçekleşti.

Ayrılmak için hiç de acelesi olmayan, hatta mümkün olsa da biraz daha kalsam diye düşünen, kendisini karşılayanların da hiç acelesi olmadığını bildikleri T.C Başbakanı, doğduğu topraklara “selam olsun" diyerek çıkageldi.

“Bana Başbakan değil, Davutların Ahmet deyin" diye seslendi köylülerine.

Taşkentlilerin yürüyüşü bile değişmişti artık.

Bundan sonra da o yürüyüş biçiminde bir değişiklik olmayacak.

Zira dışardan gelenlerin “ne asil bir insan çıkarmışsınız bu topraklardan" cümlesini duyduklarında omuzları kabarmaya devam edecek oradakilerin.

Davutoğlu'nun Perşembe günkü veda konuşmasının kodlarını çözmek isteyenlere tavsiyemdir, gidip doğduğu toprakları da şöyle bir dolaşsınlar.

Devletine milletine sadık, isyan etmeyen, ama diklenmeden dik durmasını bilen insanlarla karşılaşacaklardır.

Tabii çok da iddialı olmayalım.

Veda ederken bile yük olmak yerine yük almayı tercih eden birisini bulmanın zorluğu orası için de geçerli.

21 Ağustos 2014'te “Başbakan adayı kardeşim Davutoğlu"diyerek bu teklifi yapan, Cumhurbaşkanı Sn. Tayyip Erdoğan'a bütün Taşkentliler adına teşekkür ediyorum.

Aralarındaki kardeşlik hukukunun ikisinin de vadettiği gibi, son nefeslerine kadar daim olmasını ümit ederim.

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.